Hızla ilerleyen teknoloji ile hayatımıza giren yeni terimlerden ve en popüler olanlarından biride kuşkusuz "Nano" kelimesidir. Fizikteki anlamı metrenin milyarda biridir. Matematiksel ölçü olarak 1 nanometre = 10^-9 metredir. Ölçü sisteminde, Mikro'dan küçük Piko'dan ise büyüktür. Bundan 20 belki 30 yıl öncesine kadar teknolojik araştırmalar, keşifler, icatlar mikron seviyesinde yapılabiliyordu. Yani metrenin milyonda biri. O zamanlar popüler teknoloji mikron boyutlarında yapılan üretim üzerine odaklanıyordu. Mikro-çipler hala bugün bile bilim ve ürün dünyasında önemli yere sahiptir. Günümüzde artık dahada küçüğü zorluyoruz. En küçüğe ulaşıp o boyutlarda kontrolü sağlamak çabasındayız insanlık olarak. Çünkü küçüldükçe daha kompak ve zarif cihazları, daha da güçlü donanımsal özelliklerde üretebiliryoruz. Yine küçüğe gitmenin özellikle bir kaç yüz atomun bir araya geldiği nano boyutlar inmenin ilginç özellikleri de ortaya çıkardığı bugün bilim dünyasının yaygın çalışmal
Akademisyenlerin asli görevlerinden biriside belki de en önemlisi bilimsel araştırmalar yapmaktır. Durun hemen itiraz etmeyin. "Ya öyle bir giriş yapmışsınız ki sanki akademisyenin başka işide mi var?" demeyin. Var tabi hem de nasıl. Akademisyenin görevini saymakla bitiremezsiniz. Görevlerinden bazısını konumuzu dağıtmadan şöyle özetleyelim. Akademisyenler öğretmendirler. Bölümlerde, Fakültede, Enstitüde veya Üniversitede Bölüm Başkanı, Dekan, Müdür, Rektör veya bunların yardımcısı olmak kabilinden İdarecidirler. Ulusal veya uluslararası bir derginin-gazetenin Editörü, hakemi veya en az yazarıdırlar. Laboratuvarda araştırmacıdırlar. Bazısı iyi televizyon programcısıdır :-). Değerlendirme jürisidirler, Koordinatördürler, komisyon, kurul üyesidirler vs. Hele bir de kurum dışı görevleri vardır ki hiç girmeyelim. Anlayacağınız akademisyenlik zor meslektir. Asıl meseleye gelecek olursak; dedik ya başta en önemlisi bilimsel araştırmalar yapmak ve bunları saygın camiada kendisine